9/05/2014

First Week!

Okulun ilk haftasi gecti bitti bile! Ilk birkac gun hocalar kendilerini tanittilar uzun uzun..Sonra sifin isleyisi,beklentiler,kurallari kapsayan "syllabus" dedikleri formlarinin uzerinden gectiler.Sizin nasildi ortaokul lise bilemem ama bize ogretmenler kendini anlatmaz,bilhakis tek tek bizi kaldirip annemizin babamizin isini,kac kardes oldugumuzu,nerde oturdugumuzu sorarlardi. Bunu sormalarindaki sebep icin kotu yorumlar yapmak istemiyorum,ama az cok niye sorduklari belliydi..Zaten okul gunlerimin kabusudur bu ilk gunler !6. sinifta babam vefaat ettikten sonra,istisnasiz her sene basinda kendimi tanitirken babam oldu diyip,cilginca aglamaya baslardim,sonra burnumu ceke ceke otururdum.
Burda hocalar uzun uzun kendilerini,okuduklari okullari,kac senedir calistiklarini,hangi dersler anlattiklarini,cocuklarini,eslerini,hobilerini anlatiyorlar.

Siniflar cok kalabalik,ama ders esnaninda hic ses yok,ugultu yok.Ders cok aktif bir sekilde isliyor,bazisi cocuklarin kumandayla cevap verebildigi kucuk quizler yapiyor ders arasi,bazisi dersin ortasinda bir anda scooterla dolasmaya basliyor.Cok renkli yani:)
Eger ders biterse,bazi hocalar ogrencileri serbest birakiyor,kendi aralarinda takiliyorlar..Tarih dersinde bilgisayar labaratuarina gidip,bir oyun programi uzerinden tarih ogrenip,proje yapiyorlar.

Gecende arkadaslarimdan biri yazmis,yaptigin isten dolayi cok sevincli olugunu anladim ama ne is yaptigini anlamadim demis:)Yaptigim is akademik olarak ihtiyaci olan ogrencilere destek kisaca. Derslere girip,ogrenciler calisma yaparken,yada yazi yazmalari gerekirken,ya da labaratuarda calisirken onlara yardimci olmak.


Sabahlari okul park alaninda girmek cok zor oldugundan baktim herkes erken geliyor.Ilk gunden sonra bende oyle yaptim.Saatimiz 8 de basliyor ama herkes 7:40 olmadan geliyor,uflamadan,neseyle.. Burdaki sistemde uflayip puflayip sikayet edenler uzun sureli olamiyor,Cidden isini severek,memnun olarak yapanlar devam edebiliyor. Bu ogretmeninden, hademesine,guvenlik gorevlisine,kutuphanecisine kadar herkes te boyle!

*Tam yaziyi yazip bitirdekten sonra su yaziyi okudum.

Okuldaki "assambely" den bir  resim

8/31/2014

Like Julia but with "H", Hulya!

Okullar başlamadan iki gün önce bütün okul görevlileri için seminerlere katılmasi gerektigi  üzerine bir telefon aldım. Sabah kaçta  ve nereye gelmem gerektiğini söylüyordu,kendisinin toplantısı olduğunu benim kimi görebilceğimi de ilave etmişti. İyki söylemiş! Devasa bir kampüse adim attim sabah.Arabayı park edip kampüs içinde gezinmeye başladım. Provo yapan bando grubununun seslerini duyunca heycanlandım,yüzme havuzunu görünce şaşırmadım. Erkence gittiğimden kendime bir kampüs turu verdim. Heryeri gezdim,gidiceğim odayı buldum beklemeye başladım.Telefonda bahsedilen bulmam gereken insanı gördüğümde ağzım kulaklarımdaydı. Neşeli ,sevecen, güleryüzlü 50sinde olup,30larinda gosteren arkadaşım bana tek tek heryeri gezdirip sistemin nasıl işlediğini anlattı.Beni ofise götürüp sekreterlerle, okulun polisiyle, müdürüyle,müdür yardımcılarıyla tanıştırdı. Tek tek binalari anlattı. Arabam için “parking permit”/arabaya yapıştırılan park izni yapışkanı/,odaları ve öğretmen tuvaletlerini açan anahtarımi,kimlik kartımı almam icin gerekli yerlere goturdu.

Öğleden sonra bütün “team” toplantı yaptık.Herkes kendini tanıttı.Bu kısımda da neşeli olsam da aslında herkesin ne çok deneyim,mezuniyet ve sertifika taşıdığını farkedip, Allah’a tekrar muradını muradım yapması için dua ettim,teslim oldum.

Yepyeni bir dünyaya adım attım,bildiğimi sandığım ama aslında bilmediğim bir dünyaya. Meğer benim sarı otobüsüm coktan benim “comfort zone” um olmuş. İçinden çıkınca anlamışım. Yeni arkadaşlarımdan neler öğreniceğim,neler yasıcağım kimbilir..Muhtemel bir kaç  geceler uykum kaçıçak gecenin bir vakti,geri dalamıycam uykuya. Sabahında 50sindeki arkadaşımın; sabah iş yerinde “ tuvalette ağladığım epey günler geçirdiğim de olmuştur” sırrını benle paylaşmasıyla rahatlıycam. Bazı günler teselli olucak birşeylerde olmayacak kimbilir.
Bizi buralara gönderen, hicreti bize nasip edenin ;bizim için murad ettiğini bizim de muradımız eylemesi duasiyle gecicek gunler insallah..


8/30/2014

Guler Yuzlu Kadin

Konuşmayı ne kadar çok sevsem de, bana en çok yazmak iyi geliyor. Onda da bazen tembellik,bazen de kim ne der paranoyasından dolayi sürekli yapamadığımdan,içimden sürekli yazarken buluyorum kendimi.Hatta tam da o anlarda aslında gerçekten yazmam lazım diye dikte ediyorum kendime. Cunku cogunlukla her konusmamin sonu,keske sussaydim oluyor.Kendimi gercekten anlatamadigim bir suru zaman oluyor. Boyle yalan makineleri gibi,konustugunda samimiyetini yada samimiyetsizligini gosteren makinalar olsa diye ic geciriyorum. Konusabilip de pisman olmadigim tek kisi esim.Konusmak isteyip konusamadigim tum dostlarim telefon yada mail uzakliginda,yakinimdakilerle de dedigim gibi sonu hep bosver keske konusmasaydin halleri uzerine..

Yazmak istiyorum ki unutulmasın, yazmak istiyorum ki unutmayayım. Geçenlerde Adil’e bloğu gösterdiğimde eski resimlerini görmek onu acayip mutlu etti. İlerde tabi ; okuluyla ilgili,kendiyle ilgili yazdığım şeylere ne kadar mutlu olur bilemem ama,O'nun için de birikiyor anıliar.

Yazın başında hayatımda artık bir ritüal haline gelen iş başvuruları yapmaya devam ediyordum. Bizim oturduğumuz bölgenin milli eğitim bakanlığı(District) hiç beklemediğim,bir bayram sabahinda  telefon acip sizi görüşmeye çağırıyoruz dedi. Herşey sebebe hikmete binaen,her geçen yıl daha iyi anlıyorum.Bütün yaşadığımız bunalımlar,sıkıntılar dahil hersey!

Görüşmeye çok pozitif ve neşeli bir şekilde gittim. Geçen onlarca mülkattki iyi ve kotu  tecrübemden sonra az çok söyliyceklerim; nasıl söyleceğim belliydi.Herşey çok profesyonel.Sekreter bekliyecğim yeri gösterdi,başvuruduğum işin “iş tanımı” son bir kez daha elime verip imzalamamı istedi okuduğuma dair. Vaktim geldiğinde güler yüzlü hanımefendi beni alıp görüşme odasına götürdü.Keyifli bir kaç cümle söyledi,mülakatın gidişatı hakkında kısaca bilgi verdi, iş için haftalık minumum 10 saat ile  maxsimum 25 saat arasında değiştiğini söyledi. Ayrintilarini anlatti iki kişi olucaz,6 soru sorucaz,sonra varsa sen sorularını bize sorabilirsin,cevaplarını not alicaz vs..Soruları sordular. Heycanla ,kendimden emin bir şekilde hepsine cevap verdim. Benim guzel otobusteki,guzel ogrencilerimden gururla keyifle bahsederek.Sorulardan birini tam anlayamadım galiba,tekrar ettirdim,anladığım şekliyle cevap verdim.Bir tek o hariç,gayet olumluydu ama asla olabileceğine dair bir umudum olmadığından aynı girerken olduğu gibi cikarkende ; icimden buyuk bir samimiyetle  dua edip Rabbimden sadece hayırlısını nasip etmesini istedim.
Öğleden sonra aradı bayan,birinci görüşme olumlu geçti,ikinci görüşme için iki hafta sonraya randevu verip bakanlığa bagli lise ve ortaokul temsilcilerinin geliceğini söyledi.İki hafta sonra, neşeli "hot pink" başörtümü takıp,aynı duayla gittim bakanlığa. Güleryüzlü bayan karşıladı yine,içerde bölgedeki okul temsilcileri olduğunu söyledi. İçeri girdim tam 14 kişi!Kocaman toplantı masasında hepsi sırayla ismini söyleyip kendini tanıttı,hepsine tek tek "great", "nice to meet you", "pleasure to meet you" diyerek neseyle  karşılık verdim. Hepsi tek tek sorular sordu, cevapladım.Toplamda 16 tane soru sordular.Çıktığımda kendimi iyi ifade edebildiğimden dolayı duyduğum şükür duygusu vardı,en net onu hatırlıyorum.(Bu dediğimi ancak ikinci dili konusmak zorunda ülkede yaşayanlar bilebilir)

Yine elimde olmayan sebeplerden dolayi  bunalım  tavan yaptığı bir günün öğleden sonrası telefon geldi! Haftada 25 saatlik pozisyonla lise sonrasi icin egitimlerin verildeigi bir okulda bana teklif yapmak istediklerini söyledi.Sevindim,şaşırdım. Tam olarak istediğim okul o değildi,öğleden sonra email atıp güler yüzlü bayana kibarca acaba herhangibi bir başka lisenin -daha az saatle bile olsa- mümkün olup olamıyacağını sordum.Ertesi gün bana iki tane süper güzel iki lisenin olabilme ihtimali olduğunu söyledi,araya hafta sonu girdiğinden Pazartesi belli olur seni ararım dedi. Şimdi yaşamayan bilmez diye anlatmak isterim : şu gün belli olucak diyip belli olmayan işlerin ne denli bunalımlı günler geçirmemize vesile olduğunu. Güler yüzlü kadın dediği gibi Pazartesi aradı,okulu ve saatleri söyledi,işlemlere başlamak için çarşamba günü gelirmisin ofise dedi.Guler yuzlu kadina telefonu kapatmadan butun bu surecte ne denli profesyonel davrandigini,bunun icin cok mutlu oldugumu ve cok derin tesekkurlerimi soyledim.

Carsamba gunu ofise gittiğimde görusuceğim insanın adını email ile attigindan, sadece yukarı çıkıp yeni işe alındığımı ve evraklar için geldiğimi söyledim.Oturttu,tebrik edip kağıtları çıkardı. Tek tek hepsinin ne anlama geldiğini,nereleri imzalamam gerektiğini, neler yapılması gerektiğini anlattı. (20dak)
Yaşadıklarimizin ve başımıza gelen-bazen gelemeyen- herşeyin bir hikmete binaen olduğunu, bizden-benden- değil herzaman Allah'in merhametinden kaynaklı olduğunu süreç ilerledikçe daha iyi anladım.

Okulda ilk gün ve yeni iş arkadaşlarım yazımın ikinci bölümünde..

6/30/2014

I've made peace with myself *

Ayder Yaylasi, Rize 2014

Geçen dönem aldığım dersin proje ödevi sene sonunda öğrediğimiz theoryleri kullanarak “Ben Kimim/Who am I ?” başlığı altında bir sunum yapmaktı. Sunumda ailemizden başlıyorduk,onlardan bize geçen özelliklerden. Onlarda olmayıp bizde olan huylar,davranışlardan da bahsetmemiz gerekiyordu.Bir dönem boyunca birlikte olduğumuz kırktan fazla 18’inden 60 yasına kadar değişik yaştan öğrencinin bulunduğu sınıftaki sunumları dinlemek bana yeniden herkesi olduğu gibi kabul etmem gerektiği gerçeğini hatırlattı. Dinlediğim herkesin hayatına empati kurup,şimdiki davranışlarını,yaşadığı sıkıntılardan oluşmuş sorunlarla başedebilme çabasını takdir ettim. Filmlerde izlediğimiz alkolik annenin yanında büyüyen çocuklardan, istismarın her türlüsüne maruz kalmış çocuklara kadar herkes vardı. Sunumun orta yerinde alkolik annesine gelince ağlayandan, genç yansta anne oluşunu heycanla anlatana kadar herkes..20 yasında hobin nedir diye sorduğumuzda, odamda oturmak dışında hobim yok;  Annemle babamın kavgalarından uzaklaşmak için kaçtığım tek yer,bildiğim tek şey diyebildi cesaretle hiç tanımadığı bizlere.

Sunumu yapmak nottan çok daha önemli bir hal aldı bizler için-benim için. Herkes kendini keşfedebilme, kurcalayabilme cesaretini gösterdi ödev bahanesiyle. Sene sonunda dersin hocasına gidip,34 yasındayım,ilk defa öğrenmenin tadına böyle vardım,ilk defa bir derse böyle iple çektim dedim. Sınıfın en yaşlı beyi,emekli olmuş,kendini daha iyi anlayabilme adına psikoloji dersleri alan biriymiş. Bu dersler birlikte kendimle barış imzaladım dedi sunumunda. Sonunda sordum,nasıl yaptın bunu diye?(Sınıfın orta yaşlılarından biri olarak en çok benim ilgimi çekti sanırım) Kendimle kavga etmekten kendime kızmaktan yorulmuştum dedi. Kabul ettim kendimi olduğum gibi dedi .Beğenmediğim bazı karakteristik özelliklerimin neden olduğunu anladım,en çok bu bana yardımcı oldu dedi. Hala prosesteyim ama bitmedi bu süreç diye de ekledi.

Aklımdan çıkarmamaya çalıştım öğrendiklerimi.Herkesi kendi konumunda kabul etmeyi. İyisiyle kötüsüyle insan olduğumuzu.Kimsenin aslında çok da mükemmel olamadığını,ayıpladığımız; bu da söylenirmi bu da yapılırmı dediğimiz herşeyin olabileceğini..Şimdi Ramazan bunu hatırlayacağımız en güzel zaman dilimi diye de buraya kendime not edeyim istedim bunların hepsini.

*“I've made peace with myself.
Good for you. That's the hardest war of all to win.
Didn't say I won. Just stopped fighting.”


― Joe AbercrombieBest Served Cold




3/22/2014

Hi kiddo!

Bu donem aldigim  derslerden biri istatistik. Anlatmakla bitiremiycegim iyi bir hocam var. UC Berkeley de psikoloji okumus,sonra UCLA doktorasini yapmis. Asya kokenli,ama sanirim Amerika dogumlu,cunku aksansiz sahane bir ingilizcesi var.Bilmem onu okudugu okullar mi boyle yapmis ama, kendinden emin,ozgur,demokrat,adaletli,sevecen biri var karsimizda. Benim icin yeni deneyimler oldugundan; alisik oldugum profoser kavramina uymuyor. Hic kompleksleri yok mesela,kapris yok, hep sizsiniz var! Dersin hazirlanisi,islenis guzelligi,hem gorsel hem yazili ornekler hem de grup calismalari falan zaten siradan onlardan bahsetmiycem bile!

Dersler hafta ici aksam 7-10 arasi. Sonlara dogru herkesin enerjisi bitiyor,hoca surekli bizi motive etme modunda. Bir hafta oldukca zor problemlerden herkesi cok kafasi karismis gormus olucak ki, aksam 12 de mesaj atmis hepimize, herkese gayretinden dolayi tesekkur etmis,takdir etmis, anliyacaksiniz mutlaka konulari falan demis. Sonraki hafta en kalitelisinden iki kutu cikolata alip getirmis, gecen haftaki konuyla ilgili yeni bir soru daha cozucez diye, soruyu cozerken de cikolata getirdim yemeniz icin dedi. Sinifta yaptiklari makes buldu elbet,herkes birazcik daha gayretle anladi ve cozdu soruyu! Onun otesinde sinifta olusturdugu atmosfer nasil anlatilir bilmiyorum..

Iki hafta once saatler yaz uygulamasina gectiginden aksam namazi tam dersin ortasina gelmeye basladi. Ilk hafta aradan once canhiras yeni soruyu cozmeye ugrasirken vakit cikicak diye icimden diyebilcegim herseyi dusunup ben simdi ara vermek istiyorum diye yanina gittim, of course deyip devam etti dersine.Niye bile yok!  
Gunduz aldigim dersin hocasida (Zaten epi topu iki ders aliyorum amaJ), ilk vize notlari dusuk gelince herkese dersin sonunda sizinle birsey konusmak istiyorum diye soze basladi. Sinifin cogunlugunun notlarinin dusuk oldugunu, neyi yanlis yaptigini ona soylememizi istedi! Ders anlatmasi,sunumlar,ornekler neydi degisiklik yapilmasi gereken seyler. Israrla sordu,bir iki oneri geldi. Bir kagit cikarip lutfen kagida yazin dedi.Yazdik verdik. Ertesi hafta kagitlari okudugunu,hepsini dikkate aldigini soyledi.Butun sinifa tavsiye edilen onerileri anlatti,hangisini yapip hangisini yapamiycagini,hangisi icin caba gostericegini kisa ve net ifade etti. Belkide benim tuhafligim ama hayatimda ilk defa bir hoca, sinavdan dusuk alma sebebini direk kendine baglayip neyi duzelteyim diye soruyor? Herkes biraz da mahcubiyetle ikinci sinava daha iyi caliscagina dair buyuk bir umutla ayriliyor dersten.
Ben uzaydan mi geldim, niye kimsenin sasirmadigi bu islere sasiriyorum?


Gunesin batisinin izleyebilcegin en tatli mekanlar.Vol 1. Universte Kutuphanesi

Is yerinde bir sabahta birileri ortalikta birbirine kotu birsey soylese de ben duysam,sasirsam.Yok! Bir kere islerin yogunlugundan manager panik ve stress olsa da bize de yansitsa!Yok! Bir kere ama bir kere sabah gittigim okulun mudurunde ofiste isi olsada ogrencileri bahcede beklemese! Bir kere acil birsey olsa,bir kere yagmur bahane olsa,yok!

Sabah kurabiye yermisin diye ikram ettigim biri bana huysuz bir sekilde yok demis,farketmedim bile! Daha gun bitmeden sabah icin ozur dilerim,cok huysuz kalktim gune,kabalik ettiysem kusura bakma diyor 60 yasindaki kadin..
Sabah Yollar " Sen Ne Guzelsin Gokyuzu"

Hastalanip iki gun gitmedigim isime dondugum gun manager “hi kiddo” diye soze basliyorsa, Meksikali arkadasim "hot pink" ceketimi giydigim gunler o en guzel aksaniyla “good morning young lady” diye beni karsiliyorsa ben sabah kosa kosa gitmez miyim ise? Aksam 7de baslayan dersime giderken nese dolmaz mi icime?


Aslinda “guzel soz fakiriyiz!” diye tweet atmistim bugun. Biraz soylenesim vardi birseylere,birilerine! En basta kendime!Soylenmekten vazgecip ,onlari/olanlari unutup bunlari hatirlayip sukretmek icin bir not duseyim istedim yillanan sevgili dostum bloguma!

1/14/2014

Babamsiz Hayat


Geçtiğimiz dönem üniversteden iki tane psikoloji dersi aldım.Almadan önce ve başlangıçta hatta dersin ortalarına yakın hep korktum. Her ne kadar ilgili olsam da sonuçta kimyacıydım, ve psikolojiye dair hiç akademik düzeyde eğitim almadım hele ki ingilizce!

Ama dersleri çok sevdim,konuları okurken çok heycanlandım ve yine yeniden öğrenmenin mutluluğuna vardım.Ödevler,projeler çok ama çok zorladı ama hakkını vericek kadar da çok şey öğretti.
Bir tane ders için  ara donem projesi olarak “Reaction Paper” yazmamız gerekiyordu. Zaten bu ülkede yazmak bambaşka bir iş! Sayısal yada sözel bölümde okuduğuna bakılmaksızın herkesin makaleleri okuyup yorumlayarak,karşılaştırmalar yaparak yazması bekleniyor. Üniverstelerde hangi bölümü kazanırsan kazan “general courses” dedikleri ingilizce ve matematik belli seviyeye kadar herkesin alması gerekiyor.Bence çok başarılı bir sistem.Ben tabi sisteme ortasından girince ödevlerde çok zorlandım.Algılamakta zorlandım önce.Benim için bişeyin özeti yazmak ilköğretimde adı geçen bişeydi,ve özet yazmak  paragrafın başından,ortasından ve sonundan yazmaktan ibaretti.Lise ye geçince zaten tamamen test ve üniversite sınavlarına focus olduğumuz için “özet/yorumlama” gibi kavramların adı geçemedi.
Üniverstede kimya okudum.Tek aldığım Türkçe dersi 2 kredilik olan birinci senenin başında olan derste not bile verilmeyen ‘sadece geçti/kaldı ile yorumlanan öylesine bir derstı.Makale okumakmis hele ki birde bir seye kendi yorumunu yapmak hiiic bilmedigimiz seylerdir.Universte birinci siniftayken bilgisayar dersi hocasina bir yorum yaptigim icin herkesin icin de azarlanmisligim vardir!

Hoca ödevi verdiğinde önce reaction paper ne diye araştırdım,okudum.Hep bize yabancı kavramlar…Aynı konu hakkında farklı görüşleri olan makaleleri okuyorsun, sonra onları kıyaslayıp yorumluyorsun,sonra da kendi doğru bulduğun görüşünü söylüyorsun, görüşünü datayla yada okuduğun yerlerden aldığı bilgilerle destekliyorsun güçlendiriyorsun,sonra da tamamen yanlış ya da doğru olmayan kendi şahsi fikrini,yorumunu,hayatından örnekleri falan veriyorsun..

Benim konum, single mom dediğimiz “bekar/dul/boşanmış anneler”,o annelerde büyümüş çocuklar,babasızlığın bu çocuklarda ki etkileri, bu boşluğu kapaticak alternatifler ve çalışmalar gibi başlıklardan oluşuyordu..
Ödevin konusu belli olduktan sonra epey bunalımlı günler yaşadım.Hem yukarda anlattığım sisteme uzaklığımdan, hem de 11 yasındayken  babasını kaybetmiş;ve  büyümüş olmamla ilgili şeyleri deşmem gerektiğinden dolayı..Çünkü bizler- ben- bunları hiç düşünmeyiz,konuşmayız.Artısını ya da eksisini öğrenmek pek de istemeyiz. .

Yapçak bişey yoktu..Okudum,okudum yazdım,düzelttim,sildim ve yeniden yazdım…Yazdıkça keşfettim,yazdıkça rahatladım…Normalde yazıdiğim ödevleri son kez eşim kontrol eder,gramer hatalarına falan bakıp bana not ederdi yanlarına.Bu sefer cekindim; Amerikalı baska bir arkadaşıma gönderdim, o düzeltmelerini yaptı…

Ortabirinci sinif ogrencisiyken,oglen Emirgan'dan okul cikisi Istinye Devlet Hastanesi duraginda inip,babama ogle yemegini yedirirdim.Kemotopiden dolayi cok kusardi.Hemsireler  hem bana,hem babama bagirirdi etraf pislendi diye..Babam kusarken yerlere dokulmesin diye iki avucumu birlestirip,icine kusmasi icin ugrastigimi bugun gibi hatirlayabilirim..

Bazi aksamlar babami hastaneye goturmek benim vazifem olurdu.Bir taksiye biner ta Yenikoy'den Cerrahpasaya giderdik kemoterapi icin.O zamanlar fakultede ogrenci olan buyuk ablamla bulusur,ben babami beklerdim salonda ,ablam ilaclarin ve hocalarin pesinde kosup dururdu...Bazen aglar,bazen hirslanir,kizar birilerine soylenirdi.Evin en guclu yapi tasi O oldugundan sanirim, O'nun bu halleri beni yikardi,gucumu takatimi bitirirdi..Sanki ablam dayanamazsa,hicbirimiz dayanamiycakmisiz gibi hissederdim. 

Bir aksam hastaneden ciktim,gece 11 falan, cok gec olmus..Minubus yok herhalde,evde yurusem 15 dakika uzaklikta..Istinye'den Yenikoy'e..Artik neyeydi hatirlamiyorum,aglaya aglaya gidiyorum eve.Arkama bir adam takildi,niyeti neydi bilmiyorum ama neyiniz var,nasil yardimci olayim diyor,ben adimlari hizlandirip gitmeye calisiyorum...Mahallenin taksi duragindan bir taksici gorup taniyor beni,duruyor,taksiye binip geliyorum eve..

Simdi bazen siradan sebeplerden dolayi cocuklar erken yatamadiginda;cocuklarlar erken yatmasi lazim ertesi gun okul var derken,komik buldugum oluyor kendimi bazen.

Bir aksam annem hasteneden gec gelmis,oyle yorgunmuski evin merdivenleri cikacak guc bulamamis eve geldiginde,gece merdivenlerde uyumus..

Sadece ben degil,annemin,ablamlarin,amcamlarin hepsinin anlaticak,yasadiklari seyler vardir. Ben 11 yasinda yasadiklarimla ancak 33 unde barisabildim yaptigim bir odev,yazdigim bir yaziyla..

I know my life would not necessarily have been better if my father had been present in the family. I want to believe that it would have been different, certainly, but not necessarily better. Believing this helps me to not blame my “fatherless childhood” when I face challenging issues in my life.

Sonra odevden tam puanla ve hocanın şu biraktigi yorumla teselli buldum;


Hulya, I like the way you reframe the impact of your father's death on your identity. Sometimes, developmental loss can strengthen our resolve as children. You learned in some ways to honor your father by accomplishing your goals and being an honorable human being.




1/10/2014

Hayatin sartlari..

Isteyerek olmadi bizimki,hayatin sartlarindan oldu...

Ilkokul 5. sinifa giderken evden 20 dakika uzakliktaki caddenin uzerindeki postaneye gidicem,cunku anadaolu sinavlari icin gerekli formu ve parayi postaneye yatirmam gerek.Postaneye gittigimde cebimde uzu sure kalmasindan dolayi kirismis formum var,postaci kabul etmiyor formu.Bu cok kirismis, olmaz!Asla ogretmenime gidip yenisini isteyemem,istesem de mumkun mu bilmiyorum bile.

Eve gidiyorum,utuyu ve utu masasini aciyorum,bir elbisenin altina formu koyup utuleyip acmaya calisiyorum..Ise yariyor.Yeniden postaneye gidiyor,harci yatiyorum.Sadece 10 yasindayim!Cebimde para,bu isleri kendi basima yapiyorum.Annem ne kirisan kagidi bilir,ne de utuledigimi.

Orta ucuncu sinifta okuyorum,yeni ayakkabi almam lazim.Yenikoy’den Besiktasa gidiyorum otobusle,kendi basima.Istanbulda yasayan bilir mesafeyi.Annem calisiyor…Parayi veriyor,istersem pazarlik yapabilcegimi soyluyor.Gidiyorum,yolun uzerindeki ilk magzadan ayagima olan garip bir ayakkabi seciyorum,keske olsada simdi resmi koyabilsem... Fis almazsam ne olur diye dilimin ucuyla soruyorum,soyluyor,tamam diyorum…

Her isimizi kendimiz yaparak buyuduk biz.Eskiden sikayetci miydim,uzuluyor muydum hatirlamiyorum,ama simdi oyle memnunum ki.Hayatin sartlari bizi kendinden emin,her isini kendi goren,baskalarinin hic bir sekilde yardimini beklemedigi gibi, olmayisini da sorgulamayan insanlar yapti.Her birimiz kendi gurbetimizde aglanip sizlanmadan buyuduk,cocuklarimizi buyuttuk.Her birimizin hayati motive kitaplarina ornek olucak hikayelerle renklendi.

Simdi Adil’de-ilkokul 3. sinifta- okuldan kendi yuruyerek geliyor,uyanip ac ise bizi beklemeden kendisine yiyecek birseyler hazirlayabiliyor,hafta sonlari evi supurmeyi,copu atmayi,camasirlari katlamayi yadirgamadan,sorgulamadan yapiyor..

Bunca sessizligin ustune,Aysenin kozasinda su yaziyi okuyunca geldi aklima bunlar…Nasil bir karakter lazim ise bize buyuyunce, bence sartlar- adi ailemiz de oluyor- bizi oyle buyutuyor. Ayse'ye de yazdim, o yuzden savasmadan kendimizle, oldugumuz halimizle barisip , kendimize ozel tarzimizla,sartlarimizla buyutucez cocuklari..