5/30/2008

Sebepsiz Mutluluklar..


Merhaba Hülya;

Yazmaya başladım ama tabii tereddütlerdeyim beni hatırlayacak mısın diye..Masamın üzerinde senin bana 18.12.2001 de attığın bir kart var.

Değerli Emine;

Sebepsiz mutlu olman dileğiyle..
Kartın anlatmak istediği aslında ne kadar net değil mi?

'Kişi yüreğiyle bakmasını bilmelidir'/Küçük Prens

Yeni yıl yeni mutluluklar...Dua isterim...

Bilmem hatırlar mısın bu kartı, beni...Sakarya da yaptığımız kısa ama verimli sohbetleri..Hatırlamaya çalıştığımız Teoman şarkılarını...

Sen belki farkında değildin ama o zaman bana ilaç gibi geliyordun bir nevi anti depresan...Sen fena halde enerji dolu neşeli ben de tam dipteydim..En son telefon görüşmemizde evlendiğini söylemiştin. Sonra bir gün anneni aradığımda ABD de olduğunu öğrendim. Annenden aldım telefonunu bir kaç kez aradım ama ulaşmak kısmet olmadı. Şimdi gecenin bir vakti eski mektupları karıştırırken ismini görünce içim pırrr etti. Şu ana kadar niye aratmadım ismini diye hayıflandım. Blogun çıktı karşıma...Akrep burcuydun 4 kız kardeştin baban yoktu. Hatırladığım bu ortak noktalarımız. Hoş ben hiç akrep olmayı kabul etmedim ya..Gün olarak akrep karakter olarak yay olsamda...

Şimdilik bu kadar insan birden ne yazacağını kestiremiyor. Heyecanladım...

Görüşmek üzere...

Seni bulmak ne güzel..

Emine
On 4/10/08,

5/28/2008

Telefon


Turkiyedeyken canim sikildiginda,moralim bozuk oldugunda,yada birileriyle bozusmussam cep telfonumu kapatirdim,soyle 18 yasimdayken 3-4 gun telefonumu kapattigimi bilirim:)simdi guluyorum ama o zamanlar oyleydi,zehir gibi gelirdi gunler,bogazimdan bisey bile gecmezdi.Telefon hayatimin buyuk parcasiydi.1998'de ilk telefonumu ablam hediye etti,628 ericson marka koskocaman biseydi,yurttaki ilk telefondu,muzik sesleriyle oynardik oda arkadasimla,kikirdiya kikirdiya.Telefonu evde unuttugum gun felaket gecerdi,islerim aksardi 2000lerde...Telefonum ve sarjim cantamin ayrilmaz ikilisiydi..Nisanliyken mesajlari,tuslara basmadan yazacak kabiliyet kazanmistim..

Bugun dusundum,bu ulkede cep telefonumun sarji hic bitmiyor,telefonumu evde unutunca esime ulassam yetiyor,telefonum hic kapali kalmiyor.Gecenlerde ruyamda Turkiyedekilere bagiriyordum,olsem burda belki bir ay sonra haberiniz olur,hic mi insan aramaz diye soyleniyordum...Bahaneler hepimizde bir bavul dolusu...Hafta ici sabah 8'den 6'ya kadar isteyim,saat farkindan aramak imkansiz,cuma gunleri calismadigim zamanlarda sansima kimi bulursam,internetin basina gecip siradan ariyorum arkadaslarimi,ablamlari...cikarsa mesaj,cikmazsa icimden mesaj gonderiyorum..

Kimseye sitem ettigimden degil de,bu aralara canim sikildikca elim telefona gidiyor,isimleri bastan ariyorum,o Turkiye'de tatilde,o simdi iste,onunla aramizda saat farki var,onun yeni bebegi var diye tek tek geciyorum sonra,sonra..

5/17/2008

komsu komsu

Persembe aksami aksam 10.30 civari gunlerdir sirtimda bir agri..Midem kotu..Persembe aksami uzandim koltuga internetten kurtlar vadisini izliyorum,kapi caldi.Korkak ben,kapiya bile inmeye cesaret edemeden who is this diye bagiriyorum ust kattan,-daisy diye cevap geldi.Iki ev yanimizda Adil'in arkadasi,8 yasinda kizcagiz,telasla actim kapiyi,kapinin ilersinde annesi,ingilizce konusamiyor,eliyle Bonie'nin garaj kapisini gosteriyor.Bonie garajinin kapisini kapatmayi unutmus,perdeleri acik,televizyon acik,kapiyi calmislar duymuyor,telefonu varmi sende diye bana soruyorlar,hemen telefonu aldim aradim Bonie'yi.acmiyor.Israrla caldiyorum ,yok...Aklima 5 saniyede besbin tane senaryo geliyor.Kizinin telefonuda var,ariyorum Sharlot'i,hemen ben cikiyorum,sen garajdan girip iceri bakar misin diyor?Uzerimde pijamalar,hemen garajdan giriyorum,kapiyi tikliyorm ses yok,kilitli degil kapi,aciyorum kedisi kosuyor kapiya hemen,kis kis diyorum..Telefonda kizi,iceri gireyim mi diyorum gir diyor,tabi korkuyorum,ciglik ciglik bagiriyorum kapidan bonie Bonie diye,duymuyordur belki diyerek..Isiklar acik,televizyon acik,ben bagirirken icerden yumusak sesiyle sakin sakin cikiyor Bonie,ooo honey diyerek,iyce gerildigimden aglamaya basliyip sariliyorum Bonieye..Cok korkuttun beni diyorum,meger kulagina taktigi duymasi icin ona yardimci olan aletini cikarip televizyon kulakligini takmis,o yuzden ne kapiyi ne de telefonu duymamis,garajida acik unutmus...Aslinda buyutulcek,korkulcak bisey olmamasina ragmen,yasli oldugundan aklima bin tane seyi anda getirebilme yetenegim oldugundan boyle telaslaniyorum..



Bugunde ben evde yokken,esime gelip beni ne kadar cok sevdigini falan anlatmis,bana da bir kutu kurabiye getirmis,uzerinede beni dusundugunuz onemsediginiz icin tesekkur ederim diye not yazmis..

Her ne kadar bir dolu sevdigimiz,sevenimiz olsada burda biz bonieyle birbirimizin hergun gorup konusabildigi,kapinin onunde iki cift guzel laf edip gulumseyebildigi iki tatli komsuyuz...

Bir kac sey..

Ben yazmayali basmizdan bir suru sey gecti..her hafta bir onceki haftayi dusunup te yazma isteyince de olanlar gozumde buyudu,boylece haftalar gecti..






Nisanin son haftasi Japon festavaline gittik,gezdik,gorduk...



Ertesi gunu cocuk muzesine gittik..Simdiye kadar muze kelimesinin animsattigi fikirlerden cok farkli olan bir mekana gittik..cocuklar icin dizayn edilmis 3 katli bir bina.

Kucuk alisveris sepetleriyle alisveris yapilan bir market,benzinci pomposi yanindaki kirmizi spor araba,mutfak,ev,insaat alani_ev insa etmek icin bloklar-,ciftlik,ciflikteki tavuklar,altindan cikan yumurtalar,gercek helikopter,legolar,kostumler ve daha bir suru guzel sey..



Hepsi cocuklar icin oyuncaktan,ama aslini kiskandiricasina gercek ve oynamasi keyifli..


<


Cocuk muzesinin ardindan sehrin merkezindeki alanda yerleden su fiskiriyor,muzik esliginde suyun hareketleri degisiyor,coluk cocuk ve gencler icinde oynuyor,herkes birbirini izleyip guluyor..