2/19/2013

Yoksan da olur,

Yüzde ısrar etme, doksan da olur /İnsan dediğinde, noksan da olur / Sakın büyüklenme, elde neler var / Bir ben varım deme, yoksan da olur!.

Mevlana

Devami icin,buraya

2/18/2013

8+4



Adil 8 oldu,Azra 4.Parkta okuldan arkadaslari ve yasiti Turk arkadaslari ve aileleriyle parkta toplandik.Buralarin deyimiyle cok "diverse"bir grup olduk.
Cok yoruldum(kolay kolay yoruldum da demem)Cok istedi bu sene Adil,daha onceki seneler boyle farkina varmiyordu sanirim.Ilk defa bir Subat ayinda havalarin guzel olabildigi bir memlekette olunca ,disarida hakikaten cocuklarin cok eglendigi,annelerin rahat bir nefes alabildigi guzel bir gun gecirdik.














2/11/2013

Dünyanın Derdi,


Dünyanın dertleri herkese göre değişiyor.Bazısı evinin kirini pasını dert görüyor,temizliyince rahatlıyor,arınıyor.Bazısı evladını,bazısı evlatsızlığını ,bazısı parayı dert görüyor.Şu borçlardan bir kurtulsa aslında dünya çok da güzel olabilir diyor!Bazısı bir çocuğu olduğunda dünya başka bir hal alicak,bazısı ise evladının çarpım tablosunu aylarca ezberletebilmenin yolları peşinde koşturuyor,olunca herşey biticek sanıyor..Ama asıl acı olan,herkese göre en büyük dert kişinin kendisine ait!

Hafta sonu dinlediğim konferasta çok güzel notlar aldım.Üniversitede doktora yapan bir araştırma görevlisi öyle güzel izah etti ki çocuk eğitimiyle ilgili eksiklerimizi,tedavi yollarını tamam dedim,bunları yaparsam herşey yoluna girebilir aslında.

Yine cuma günü iş yerinde çalışma saatleri ve ödemeleri  ile ilgili bir sürü sıkıntı vericek şeyler oldu.Hafta sonu sıkıldım,hesapladım kitapladım,bunaldım.


Pazar gecesi hem konferasın yükü,hem para hesaplamaları mahvetti beni.Gece 2 de uyandım,döne döne uyuyamadım.Sabah 5'te iş için kalktım,üzerimde çılgınca bir ağırlık!

Sabah işe gittiğimde bir öğrendim,benim 4 yasındaki öğrencim hafta sonu vefaat etmiş.Üzülmek doğru kelime olamadı hislerime,böyle bir boşluk,manasızlık..




2/03/2013

Interview


Geçen hafta başvurduğum işlerden birinin görüşmesine gittim.İşin adı Title 1 Tutor.Yaşadığım şehrin genel müdürlüğünden.Saat ücreti çok güzeldi.Iş başvurusunu yaparken ekstra sorular vardı,eşimin yardımıyla böyle havalı cümleler yazdık!Çok havalı yazdık sanırım,o hafta görüşmeye çağırdılar.

Tabi öyle yazdığın gibi kadar havalı konuşamayınca havan sönüyor malesef :).Türkçe bile iş görüşmeleri zordur,ama birde ikinci dilde hayal edin!Dil olarak kendimi ifade edebildiysem de bu sefer farkettimki kültürden gelen bişey var.Böyle çok abartamıyorsun kendini.!Abartmayı bırak,anlatamadim bile yeteri kadar.

Burda devlete bağlı kurumlar çok profesyonel iş yapıyor,yani şöyle diyim,kişinin insafına bıraktırtmıyorlar sonucu.Görüşmede bir kişi karşılıyor sizi,görüşme odasına götürüyor.Genelde iki kişi oluyor.Bu işimin açıklaması şuydu:okulda düşük performanslı öğrencilere akademik ekstra destek sağlıycak kişi.Bu öğrenciler koruyucu ailelerde kalıyor olabilir,hatta çocuk hapishanesinde bile olabilir.Aslında işi çok istedim,çok da iyi yapabilceğimi düşünüyordum.Hakkaten çok iyi motive edebilir,uğraşabilir,merhamet edebilirdim.Akademik olarak zaten bir problem yaşıycağımı düşünmüyordum.

Görüşme odasında yine pırıl pırıl bakımlı,güler yüzlü iki hanım vardı.4 soru sorucaz 20 dakikamız var dedi.Soruları okuycaz ve sen söylerken not alacağımız için göz kontağı kuramayabiliriz seninle,şimdiden özür dileriz dedi.
Soru 1:Farklı öğrenci gruplarına akademik olarak yardımcı olman gerekiyor?Deneyimlerinden bahsedermisin?

Kimya öğretmeniyim diye başladım.Türkiyede lisede çalıştığımı,burda ise  hem gönüllü,hemde iş olarak farklı yaş  gruplarıyla çalıştığımı,bu konuda kendime güvendiğimi felan söyleyebildim.(Sonra pişman oldum,keşke daha çok konuşsaydım bu bölümde,daha çok anlatsaydım diye)

Soru 2:Muhatap olucağın çocuklar davranış olarak bozuk olabilirler.Nasıl başa çıkmayı düşünüyorsun(ingilizceden türkçeye çevirince tuhaf geliyor cümleler:))?

Ben de burda Salt Lake 'de üniversteden bu konuda ders aldığımı,iyi bir öğretmenim olduğumu,davranış bozukluklarını  ve nasıl çözülmesi gerektiğini iyi öğrendiğimi falan söyledim(yine pişman oldum,keşke spesifik örnek verseydim.Şu bozukluk için böyle şöyle diye.yada kreşteki öğrencilerimden örnekler verseydim.böyleydi,2 ay sonra şu çalışmalarım üzerine böyle oldu gibi)

Soru3:Sorumlu supervisor'in sana birşeyi değiştirmen/duzeltmen gerektiğini söylese nasıl hissederdin dedi?
Bende "comfortable" diyebildim!Ayrıntılarını sorar,üzerinde çalışırdım dedim.Cevap kısa gelmiş olucak ki,yaşadığın bir örneği verebilir misin dedi?negatif bir örneğim yok bu konuda dedim.ama son isimde,yaptığım işi çok beğenince müdürüm bana yeni işler verdi diyebildim,ve bana sıklıkla pozitif feedback verirdi dedim.

Son soruyu hatırlayamadım,tabi bunlar 20 dakikadan az sürdü.Eklemek istediğin bişey varmı dediler,seni değerlendirirken düşünmemizi istediğin?bunu sorunca anladım iyi olmadığını.Son atışını yap dediler bana kısaca.Yapamadım bende.Sadece hayatımın bir döneminde lisedeyken zorlandığımı,beni motive eden bir matemetik öğretmenim sayesinde şimdiki yerime geldiğimi söyledim.O yüzden zorluk çekenlerle bir zamanlar aynı yerde olduğumdan,onları anladığımı,çok iyi yardımcı olabilceğimi söyledim!

Teşekkür ettiler,bitti.Kapıya kadar yürüdü benle,uğurladı.
Nasıl geçerse geçsin,kendini kötü hissetmeni istemiyorlar.
Ertesi hafta cevap geldi,thank you for your time diye.
Hayırlısı,belkide iş olsa yapamıycaktım.En doğrusunu Rabbim bilir.
Hiç üzülmedim,bu da güzel bir tecrübe oldu bana.


2/01/2013

Küpeli Çiçeği


Kısa kısa herşeyden bahsedesim var.Çok içimden cümleler kurmaya başladığımda yazma vaktinin geçtiğini anlıyorum.

*İş yerinde Ocak ayının başında eğitim vardı.Eğitim bakanlığından görevli hanım geldi,sunum yaptı.Amaç:soferleri çocukların bozuk davranışlarının sebepleri ve çözümleri konusunda bilgilendirmek.Şaka gibi geliyor kulağa ama böyle.Bu ülkede herkes eğitiliyor.Hemde büyük bir itina ve düzen ile bence.Böyle yerlede ve hatta hayatın bir çok dalında dinlediğim herşey beni çocuk eğitimi kısmına yönlendiriyor.Dinlediklerimi ve okuduklarımı hep öyle alğılıyorum.Mesela Çağan Şekercioğlu'nun hayatını dinlerken,annesiyle ilgili bölümde kendi anneliğimi sorguluyorken buluyorum kendimi.Mesela bende Harvard'ı kazanmış oğlumu,yinede ne olur ne olmaz diye üniversite sınavına sokmak ister miydim?Oğlumda bana inat sütçü imam üniverstesi/tarım bölümünü ilk tercihine yazar mıydı gibi?
Eğitim'den aklımda kalan birkaç şey;

*Hiç bir zaman sözlü tartışmaya girme(fiziksel tartışmanın adı bile geçemez zaten).Ne söylersen söyle,son sözü söyleyen karşıdaki çocuk olucak,o yüzden sus!

*Belli hastalıkları olan çocuklara yardım etme şekilleri anlatılırken,dikkat bozukluğu olan çocuğun sürekli eşyalarını,montunu.öğle yemeğini unutabiliceğini,küçük hatırlatmaların yolculuğu daha kolay hale getirceğini anlatıverdi.Mesela :günaydın!Çantan,beslenmen,yanında.Süper gidebiliriz!gibi dedi.Öndeki bir bayan,bu bizim işimiz değil,annelerin işi deyince,Elbette dedi ve ekledi"ben sadece sizin kendi işinizi kolaylaştırıcak çözümleri sunuyorum.yoksa yolun ortasında eve geri dönelim,yemeğimi unuttum,yada okula geri dönelim çantamı unuttum sözleriyle yol çok sıkıntılı geçebilir dedi.Amacımız güvenli ve mutlu bir yolculukla çocukları okula ulaştırmak dedi.Mutlunun üzerinde de bolca durdu.

*Mustafa Kutlu'nun uzun hikayesini okumuştum yıllar önce üniverstede.Hatta şurda yazmışlığım var,küpeli çiçeklere olan sevgimi.Bugün stresli günü nasıl yenerim sorumun en güzeli cevabı kitabın filmini izlemek oldu.Aşk,aşk diye bağırıp yargara koparanlar izlesin önce.Sonra..,

*Hayatta hep üstlendiğimiz bir rol var.Biz belirliyoruz yönetmenin aksine.Biz karar veriyoruz iyiyi mi kötüyü mü oynaycağımıza.Benim rollerimde hep,niyeyse zayıfın yanında olmalı,durmalı olan bir "güçlü olması gereken"karakter rolü var.Ben seçiyorumdur elbet,kimseyi suçlayacak değilim.Ama bazen ,bazen istemiyorum aynı rolü!Aynı karakteri.Bende biraz dürtüklenen olmak,dürtükleyen olmak istemiyorum..

*Birde cesur bir itiraf yapayım mı bu karışık yazının sonuna?Böyle eskiden -çok değil! son 8 senedir-,izlediğim/dinlediğim/tanık olduğum/sadece uzaktan duyduğum insan öykülerinden sonra ağlardım.Kendi başarısızlığıma ağlardım!İşin ucundan tutamayışıma,tutturulamıysima,vizeme,vizesizliğime ağlardım.Herseye aglardim.Hep degil ama aglayinca tam aglardim.Özellikle böyle uzun yollarda ağlardım.Herhalde ortamdan uzaklaşıp,dışardan iyce kendimi görebildiğim için?Bu ağlamalar böyle haset,kıskançlık gibi hiç değil,hep kendimi yerişlerle dolu olurdu.Hep kendime kızgın,hep kendime öfkeli olurdu.Uzun yolu ve yolcuğu severim desem de hep sonu ağlamalı olucağını bilirdim..

Geçen hafta LasVegas'a gittik,1 günlüğüne.Akraba ziyareti deyin siz.Kan bağı olmayan akraba ziyareti.Bu sefer dönüş yolunda ağlamadığımı farkettik!

Sabah işe giderken ne çok şükür dediğimi kimse bilmez!Gece uyanıp sağımdan soluma dönerken bile dediğimi ben diyim,siz anlayın!