1/31/2015

How well do you know about your own culture?


Ödevim için okuduğum ders kitabında değişik kültürlerden Amerika'ya göç etmiş insanların özellikleri,onlara bir eğitimci(School Counselor) olarak nasıl yardımcı olabileceğimizi okuyordum. İlk olarak öğrencilerin geldiği kültürü, tarihi,dini hatta aile yapısının özelliklerini öğrenmeye çalışarak başlıyoruz.

İyi bir "School Counselor" in bilmesi gereken en önemli özellik öğrenicin geçmişini iyi okuyabilmesi. Öğrencinin bunu bize anlatmaya ne bilgisi ne de vakti yetmiyeceğinden bizlerin eğitimci olarak buna önceden vakıf olmamız isteniyor, Öğrenci bizim yanımıza  hangi sebepten dolayı gelirse gelsin,ona ailesiyle ilgili ya da dini tercihleri ile ilgili soruları büyük bir özenle sormamız öngörülüyor. O andaki yaşadığı tramva ya da sorunun geldiği kültürden izler taşıdığını hiç bir zaman akıldan çıkarmamamız tavsiye ediliyor.

Kitabın Müslümalarla ilgili kısmını okumaya başladığımda aslında kültürün içinde olduğumdan mı yoksa üzerine hiç düşünmediğimde mi bilmiyorum, bazen hayret , bazen garip bir burukluk içinde buldum kendimi. Müslümanların Amerika'ya geliş tarihrinden, ilk nasıl gediklerinden, geldiğinde yaşadığı bir dolu zorluktan bahsediliyor.Ama bana en ilginç gelen bizlerin kendi ülkemizde büyük bir "collective/ortaklaşa" duygular ile büyütüldüğümüzü, halbuki Amerika toplumunda "individualışm"(kişisellik) hakim olduğunu yazıyor kitap. Gelenlerin ilk bakışta burada ki hayatı ve insanları çok bencil bulduğunu okuyunca kendi deneyimlerim ve anılarımla birleştirebildim okuduklarımı. 

Genelleme yaparak birçok Müslüman kadının çalışmıyarak  günlerini evlerinde kendi arkadaşlarıyla(ortak dili paylaştığı), kendi dillerindeki film/dizi ve haberleri dinleyerek geçirdiğini okudum. Genelde babaların çocukların asimile olma endişelerinin daha yüksek olduğunu ve  Müslümanların "Authoritarian Parent/Otoriter ebeveyn" ler olduğunu yazıyordu. Müslümanlar için senede bir defa geleneksel olarak yapmaya çalıştıkları "memleket" ziyaretlerinin çok önemli olduğunu,bütün bir sene maddi manevi bütün enerjilerini bu ziyaret için harcadıklarını,hediyeler biriktirdiklerini,hediyeleri ailelerine ve akrabalarına götürerek onları mutlu etmeyi istediklerini ama aslında onlara başarılı olduklarını ispatlama yollarından birinin de bu olduğunu yazıyordu.

Geçenlerde kendimi Adil' in pek masumca yaklaşan doğum günü için tekrarladığı beş kuruşluk hediye isteği için  şöyle bir konuşma yaparken yakaladım.
"oğlum, hep kendini düşünüyorsun! Hep benim istediklerim, benim sevdiklerim diyip duruyorsun! Bazen biraz da bizi düşün. Anneni,babanı...."

Başka bir ülkede yaşadığımız için mi kendi kültürümüzün ve değerlerimizin üzerine kafa yorabiliyoruz emin değilim? Bunu pekce urkerek ve kisik sesle yaptigim ortada. Elestirisel bakis acilariyla buyutulmedik. Olani sorgusuz sualsiz kabul etme mantigiyla egitildik okullarda.Ne kadar biliyoruz kültürümüzün inceliklerini. Eleştiri yapabiliyor muyuz? Yapıcı/kalıcı yorumlar yapıp hayata geçirebiliyor muyuz peki? Bu konular uzerine kafa yorup soyle stressiz, hoşça sohbetler ediceğiniz birkac arkadasiniz var mi etrafinizda?


1/26/2015

Yazmak hayatta kime iyi gelmemis ki?


Calistigim lisede ogrenci ogretmen liskilerinden , calisanlarin birbirleriyle olan iliskisindeki ozene ve profesyonellige hayret kismini hala gecemedim. Gecenlerde esim,hayret etmeyi birakip artik benim de ogrendiklerimi hayata gecirmem gerektigini soyluyordu.

Amerikan tarihi dersine giriyorum. Okula yeni ogrenmeye hevesli ogrenciler gibi heycanla gidebilmenin sukrunu verebilmeyi tam manasiyla becerebiliyormuyum emin  degilim.  Tarih hocasinin nasil oluyordu konunun ortasinda elini kaldirip soru soran cocuga soz hakki vermek icin her seferinde yuzune bir tebessum olusturabildigini  hayretlerle izliyorum. Biyoloji ogretmeninin sinifin ortasinda kendince guc savasina girdigini sanan 15 yasindaki ogrenciye, cevap vermeyerek asil gucun  susmakta oldugunu ogretiyor olmasina  sasirmaktan kendimi alikoyamiyorum.
Butun bunlarin disinda aldigim dersler var birde. Ikinci donem basladi bile masterda,bu 3. dersim. Farkliliga saygiyi ogrenerek basladigimiz derslerde,simdilerde farkliligin ne oldugunuda bilmenin tadina variyorum. Aslinda kendi kulturumu de egitim sistemini de disardan ilk defa elestiresel profesyonel bir gozle gorebilmenin degisik ama acimsi tadina da.Sonra kendimce ,kendime roller bicip dikiyorum.Ismimle mahfuz olan hayaller kurmaktan geri duramiyorum.


Gecen donem bir derste,hakkinizda bilmedigimiz ilginc birseyi sinifla paylasma oyunu vardi 5-10 dakikalik. Hakkimda soyliyecek hic ilginc birsey bulamanin kasveti yedi bitirdi beni. Galiba ilginc biri degilim diyerek,sozlerime basladim,ilginc olmayan bir kac sey mirildandim. Bu donemki derse de hoca,herbiriniz cok kuvvetli hobileri olmasi lazim sozleriyle basladi. School Counselor olmanin dugusal olarak cok agir bir yuku var dedi. Bazen duyduklarinizin agirligindan cok yoruldugunuzda, evinize onu tasimamak icin hobilerinize siginmaniz gerekicek dedi. Kendimizi tanitip, hobilerini saydi sinif arkadaslarim. Yemek pisirmek diyenler buyuk ilgi gordu. Halbuki yemek pisirmek bizde hobi degil gorev saydigimizdan onu soylemek icimden bile gelmedi.Sira bana gelince blog yazdigimdan bahsettim. Ilk baslarda yanlizliktan olmek uzere oldugumu hissetigim Utah’da 2006 yillarinda evde pisirdigim yemekleri resimleyerek basladigimdan,sonrasinda yazmanin bana iyi geldiginden. Cocuklarim buyudukce Amerika’da yasayip egitim sisteminin icinde olmaktan,cocuk buyuturken,calisirken  yasadigim kultur zenginliginden,kendimce kesfettigim guzelliklerden , farkliliklardan  bahsettigimi de yazinca dersin profoseru cok heycanlandi. Bu yaptigin cok basarli,gurur verici dedi. Master tezi olarak bile ilerletip kullanabilcegimi soyleyince,arabayi son hiz surup sevincle eve geldim. Yine yeniden bilmem kacinci defa Amerika’da  su koca okyonustaki kucucuk blogumu ve kendimi kesfedilmis hazine sanmanin hazziyla gulumsedim durdum..


*Universtede de bu donem hocamiz,esiyle yasadigi ciflikten %100 organic yapip getirdigi receller ve sicak ev ekmegi. Her hafta derse yeni tatlar geliyor..